KÖTÜ TUZAK, YAPANIN BAŞINA GEÇER
Dünyada Laga lugacı çoktur. Yol gösteren, gösterdiği yolda gitmeyen. Konuşan konuştuğunu uygulamayan yanar döner insan çoktur.
Menfaati için tek ayak üstünde kırk yalan söyleyenler, iki değil üç yüzlüler haram eder dünyayı. O nedenle insanlarda ölür gider gezmezler ise göremezler Konya’yı.
Kalleşliğin sonu yok. Devir döner, çarkı döndürür. Dememişler mi keser döner sap döner gün gelir hesap döner. Gelin sizi hesabın döndüğü yere götüreyim.
Bir adam vardı. Hükümdarın yanında ayakta durur, ’’ iyilik edene, iyiliğine karşı ihsanda bulun, çünkü kötülük yapana, yaptığı kötülük yeter,’’ derdi.
Onu çekemeyen bir adam hükümdara: ‘’ Bu adam, hükümdarımızın ağzının koktuğunu söylüyor,’’ diye şikayet eder.
Hükümdar, buna inanmayınca adam, ‘’Onu çağırır ve dikkat edin, size yaklaştığı zaman, ağız kokunuzu duymamak için, elini burnuna koyacaktır, ‘’ der.
Hükümdarın yanından çıkınca adamı evine davet eder ve sarımsaklı yemek yedirir. Adam oradan çıkıp, hükümdarın huzuruna gider.
Hükümdar, bana yaklaş der. Adam yaklaşır ve hükümdar ağzındaki sarımsak kokusundan rahatsız olmasın diye, eliyle ağzını kapatır. Hükümdar, demek ki söylenen doğruymuş der.
Hükümdar, kendi el yazısı ile yalnız mükafat name yazardı. Hemen, kalkıp el yazısı ile
( Bu mektubu taşıyan adam sana gelince, onu öldür ) diye yazılı mektubunu ,bir valisine götürmesini söyledi.
Adam mükafat name mektubunu götürürken, kendisini çekemeyen adamla karşılaşır. Elindekinin ne olduğunu sorunca, hükümdarın mükafat mektubudur der.
Diğeri, yalvararak, o mektubu bana ver, ben götüreyim ve mükafat alayım der.
Verir. O da alıp, valiye götürür. Vali ona ‘’getirdiğin mektupta, seni öldürmem yazılıdır’’ der.
Adam, ‘’Bu mektup benim için değildir. Allah Allah, şu başıma gelene bak.
Ben dönüp, hükümdara vaziyeti arz edeyim’’ der.
Vali ‘’Hükümdarın emirnamesi geri çevrilmez’’ deyip, adamı öldürür.
Öbür adam hükümdarın yanına gidince hükümdar hayret eder. ‘’Mektubu ne yaptın?’’ der.
‘’Filan kimseye rastladım. Mektubu hediye etmem için çok yalvardı, bende verdim’’ der. Hükümdar, senin bana ‘’hükümdarın ağzı kokuyor.’’ dediğini söylemişti.
‘’Hayır, asla’’ dedi. Peki, öyleyse, yanıma yaklaşınca neden burnunu tuttun? der.
Efendim, o bana sarımsaklı yemek yedirdi. Size yaklaşınca, ağzımın kokusu ile sizi rahatsız etmemek için ağzımı tuttum’’ cevabını verir.
Hükümdar, ‘’haklıymışsın, kötülük edene, ettiği kötülük yeter’’ dedi.