05 Ocak 2016, Salı

BRE AHMAKLAR
Türkiye’de haziran seçimlerinden sonra artan şiddet olayları Türkiye toplumu açısından son derece tehlikeli bir hal almaya başladı.
Ankara Tren Garı önünde patlayan ve yüzün üzerinde cana mal olan patlama sonrası olaylar daha şiddetlenirken kasım seçiminden başarı ile Çıkan AKP Hükümeti Ülkede sükûneti sağlayacak politikalar üretme yerine baskıcı caydırıcı ve imha edici tedbirleri devreye koyunca Çatışma ve ölümler kaçınılmaz hal aldı. Oysa 2009 yılından sonra Türkiye’de Hükümetin ve İstihbaratın İmralı da Sayın Abdullah Öcalan’la diyalogları sonucu toplum barış huzur ve kardeşlik hukuku üzerinde yeniden inşa edilecek bir toplumsal mutabakat konusunda oldukça umutlanmıştı. Umudun yerini umutsuzluk, barışın yerini çatışma ve savaş yer almıştır. Kardeşlik ise Hak getire.
Farkında mısınız? Bilmiyorum ama Ülkenin bir bölümünde yoğunluklu çatışma var. insanlar ölüyor. Siviller ölüyor. Askerler ölüyor. Çocuklar ölüyor. Kundaktaki bebekler ölüyor. Anne karnındaki bebeler ölüyor. Farkında mısınız? Sizler, bizler, sesiz kaldığımız için her gün, her an bizler ölüyoruz. İnsanlığımız ölüyor. Suskun vicdanlar ölüyor. Daha ne kadar bu zulme sesiz kalacak bu toplum. Daha ne kadar sağır olacak kulaklar, görmeyecek gözler. Türk medyası üç maymunu oynuyor. Anlaşılan Ölen Kürt çocukları olunca onlar için haber değeri taşımıyor. Bu ülkenin çocuğunun ölümü onları ilgilendirmiyor. Kürt çocuklarının, Filistinli çocuklar kadar yaşam hakkı olmadığı gibi, ölümü dahi Filistinli çocuğun ölümü kadar haber değeri taşımıyor. Öldürülen bir kadının sokakta cenazesinin çatışmalar devam ettiği için alınamadığı, günlerce sokakta bekletildiği Okulların kapatıldığı, öğretmelerin şehirlerden çıkartıldığı, hastaların beyaz bayraklar ile hastaneye gitmeye çalıştığı, binlerce insanın yerinden yurdundan edildiği, uzun süreli sokağa çıkma kararları yüzünden en temel hakların ihlal edildiği bir ortamda bile vicdanların sessizliği Toplumun içerisinde bulunduğu korku sarmalını göstermektedir. 
Toplumda yaratılan korku nedeni ile susan vicdanların yanında birde olayları sadece Özyönetim, özerklik ve hendek siyaseti üzerinden değerlendiren bir güruh ile karşılaşıyoruz.

BRE AHMAKLAR olayları sadece öz yönetim, özerklik veya hendeklerin kazılması ile ilintili gören zavallılar, Demokrasinin yerleşmiş olduğu demokratik toplumlarda öz yönetim özerklik dahil bütün siyasi ve sosyal konular özgürce konuşulup tartışılmalıdır. Demokratik toplumlarda Fikrini beyan etme özgürlüğü vardır. Öz yönetim veya bir başka modeli alırsın tartışırsın beğenir veya beğenmesin bu sana kalmış, ancak buna karşı topyekûn bir linç girişimini geliştiremesin. Demokratik ve çoğulcu bir toplumda bütün fikirler hayat bulmaktadır. Şuan Türkiye’de Başkanlık sistemi tartışılmaktadır. Başkanlık sistemi de Türkiye için yeni bir yönetim modelidir. Ancak bu fikir tartışılmaktadır.

Fikri ortaya atana göre değerlendirme yapamazsın. Yapmamalısın. Yaratılan korku sarmalından kurtulamayan sözde aydın, demokrat, kişilikler meseleye birazda insanların yaşam hakkı çerçevesinde, barınma hakkı çerçevesinde, dolaşım hakkı çerçevesinde, kısacası insan hakları çerçevesinde değerlendirin. Göreceksiniz ki orda bulunanların bütün bu hakları hiçe sayılmıştır. Yok edilmiştir. Demokratik sistemlerde yaşananların izahı yoktur. Meseleye birazda İnsanların yaşam hakkı üzerinden bakın