YAŞADIĞIMIZ AN’A GİZLENMİŞ TARİH, PİRUS ZAFERİ! VE PERİNÇEK’İN MUTLULUĞU ÜZERİNE… 
Botan yürüyüşü sonrası Ağrı ya dönüyoruz. 

Yol üstü Hasankeyf e uğramayı öneriyor arkadaşlar… Hasankeyf; uydurma bir isim… Cumhuriyetin çözülemeyen problemidir anlamsızlık… Yer adları yani halkların yaşadıkları kara parçasına verdikleri isimler, binlerce yıllık tarihin imbikten geçirilerek özetlendiği bir sembolleştirmenin ifadesidir oysaki. Bir yer adı o yerin tüm tarihinin kültürünün bir isimde simgeleştiği mucizevi bir tanımdır. Sırf Kürtçe olmasında ne olursa olsun diyerek değiştirilen yer adları ve isimlendirmedeki saygısızlık, hoyratlık ve derin cehalet en az asimilasyon kadar acıdır. Yıllar önce yaptığım bir yolculukta sanırım Şırnak civarında gördüğüm köy tabelasında yazan gibi’’ Fenerbahçe köyü’’ beklide binlerce yıllık geçmişi olan bir köye kuvvetle muhtemel Fenerbahçeli olan bir paşa tarafından bu isim verilmişti. İsimdeki tek anlam daha doğrusu anlamsızlık o paşa hazretlerinin Fenerbahçeli olmasıydı… Hesnikayfanın ,Hasankeyf olması gibi….

neyse bu başka bir yazının konusu… 
Cizre'ye ulaşabilmek için Nusaybin, Şırnak idil arasında günlerce dolaşıp durduk. Her şey, tüm yaşanılan 3. Sınıf bir bilim kurgu filimi gibi… Zırhlı araçların içinden halkı gözetleyen bir devlet. Halkla olan tek ilişkisini /iletişimini zırhlı araçlar içerisindeki kameralara indirgemiş bir otorite… Yaşananı ucuz bir bilimkurgu filimine dönüştüren yalnızca bu olsa keşke, dahası da var. Zırhlı araç içeresindeki silah sistemi; ısı ve harekete duyarlı, sokaktan bir kedi dahi geçse araç üzerindeki silah o yöne hareket ediyor. Yeni nesil kamu düzeni konsepti. Kamunun güvenliği kamunun her hareketini algılayan ve her hareketinde kamuya kusursuz nişan alma kabiliyetine sahip gelişmiş teknolojiyle sağlanıyor. Ve birileri kamunun yok edilebilme kapasitesinin ve tehlikesinin artmasına kamu düzeni diyor ve nedense kendisinin dahi inanmadığı bu yalanı söylerken yüzü dahi kızarmıyor. 
Tarih yaşadığımız anda gizlidir der Ali Şeriati. İster istemez Pirus zaferi, geliyor akıllara. Aradan geçen 2296 yıla rağmen tarihin Nusayin’de, Cizre’de, Sur’da Derik’te İdill’de Şırnak’ ta nasıl gizlendiğine şaşarak. 
Peki, ne olmuştu tam da 2296 yıl önce; Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus ,Roma’ya tüm karşı çıkışlara ve muhalefete rağmen saldırmış, Ağır kayıpların verilmesi, sade ordunun değil tüm insan gücünün yok olmasına aldırmadan anlamsız savaşını sürdürmüştü. Sonunda arzuladığı zafere kavuşan Pirsus etrafında zaferi kutlayabileceği hiç kimse kalmadığını gördü. Zaferi her şeyi yok etmişti… öyle bir zaferdi ki bu; kazanılan her şey yok olmuştu. Rivayet edilir ki bu durum karşısında Pirsus bundan tam 2296 yıl önce zaferinin zaferini yok ettiği; zaferinin her şeyi yok ettiği alanda ellerini açıp (artık o tarihte her neye inanıyorsa ona): ‘’bana bir daha böylesi bir zafer nasip etme’’ dedi…..

Ben bunları yazarken bir haber düştü Doğu perinçek Hayatımın

en mutlu günlerimi geçiriyorum demiş.. hemen arkasından bir haber daha Cizre deki operasyona katılan özel kuvvetleri aralarında akp Mardin millet vekili Osman miroğlu nunda bulunduğu hayet ziyaret ederek kutladı.Haberin sunuş şekli ilginç; Osman miroğlu nun adına özel vurgu yapılıyor, hatta heyetle ilgili olarak sadece Osman miroğlu nun adı veriliyor. Haberin servis edildiği resme bakıyorum pöh ler sıraya dizilmiş büyük bir sabırsızlık ve heyacanla miroğlunun ellerini sıkmasını ve kendilerini tebrik etmesini bekliyor. Başka biri olsa bu kadar heyecanlanmazlar bundan eminim. Çünkü haberin servis edilişinden de anlaşılacağı gibi miroğlu özel bir isim; devlet için onu bu denli özel kılan Diyarbakır cezaevinde kalmış ve bedeni onlarca insanlık dışı muameleye maruz kalmış biri olması.dolayısıyla onun Cizre operasyonunu yapanları tebrik etmesi ellerini sıkması ayrı bir anlam kazanıyor.. Bedenlerine insan aklına gelmeyecek işkence yapılanlar, yapanları siz bunu bize yapmakta haklıydınız der gibi ellerini sıkacak ve tebrik edecek. Neden mutlu olmasınlar ki…doğu perinçek

göbek atsa yeridir.

Yıllar önce Diyarbakır cenderesinden geçmiş bir yoldaşım aramızda yaşanan küçük bir kırgınlık üzerine ‘’ ben CO’ ya tekmil vermiş adamım çok görme demişti’’ bilenler bilir CO Diyarbakır cezaevi müdürü esad oktay ın köpeğinin adıdır. Co nun yaptıklarını merak edenler miroğluna sorabilirler.

Ben anlatmayayım.
Perinçeğin yaşadığı mutluluk şurada dursun yoğunluktan dolayı bir türlü okumaya başlayamadığım ama sık sık sayfalarını çevirdiğim Ahmet Ümitin son romanı ‘’ devletin derinlikleri toprağın derinliklerinden daha karanlıktır’’ sözüyle başlıyor.
Ya işte böyle %49,5 sizde perinçek gibi sağlık sıhhat ve afiyette misiniz? peki ya sen miroğlu CO ya tekmil vermiş adam; sende mutlu musun ? Necmettin Efe.